DERİ İHRACATINDA HEDEF YENİ PAZARLAR

Basın mensupları ile 13 Ocak 2006 Çarşamba günü bir araya gelen İDMİB Başkanı Mustafa Şenocak, Türkiye'nin deri sektöründe dünyanın en bü­yük 11. tedarikçisi olduğunu vurgulayarak, sektörün küre­sel ölçekte mevcut potansiye­lini kullanamadığını söyledi. Dünyanın en büyük ithalat­çılarına hala yeterince ürün satamadıklarını belirten Şeno­cak, “En büyük deri ithalatı yapan ülkelerde Türkiye'nin payı yok denecek kadar az. Dünyanın toplam ithalat hac­mi 250 milyar dolar. 2014 yılında 40,6 milyar dolar ile dünyanın en büyük ithalat­çısı olan ABD'de Türkiye'nin pazar payı sadece binde 1, Almanya'da ise binde 9, en iyi durumda olduğumuz İtalya'da yüzde 1,2. Bu sorun deri konfeksiyon hariç tüm alt sektörlerimizde de geçer­li. Rusya ve çevre ülkelerde kaybettiğimiz pazar payımızı ABD, Afrika, Kanada, AB ül­keleri, Japonya, Güney Kore gibi dünyanın en büyük deri ithalatçısı olan ülkelerle kapa­tacağız. Bu pazarlara yönelik gerçekleştireceğimiz tanıtım faaliyetleri, ticaret heyetleri ve fuarlarla etkinliğimizi artıraca­ğız” diye konuştu.

 

Rusya pazarı yüzde 50 daraldı

Rusya pazarındaki son duru­ma değinen Mustafa Şenocak, “Rusya pazarındaki düşüş, sektörü olumsuz etkileyen en önemli faktör. 2015 yılında Rusya'ya ihracatımız nerdeyse yüzde 50 düşerek, 235 mil­yon dolara geriledi. Rusya'da­ki olumsuz gelişmenin nedeni sadece son dönemdeki siyasi sorunlardan kaynaklanmıyor. 2013 yılından itibaren dün­yadaki parasal daralmadan petrol fiyatlarındaki düşüşten dolayı Rusya'da bir gelir kay­bı oldu. Bu nedenle Rusya pazarında sektörümüz ürünle­rinde ciddi bir talep daralması yaşandı. Yaşanan siyasi geliş­meler de son belirleyici nokta oldu. Ancak bütün bu olum­suzluklara rağmen potansiyel olarak Rusya'nın önümüzdeki yıllarda bizim için önemli bir pazar olma niteliğini taşımaya devam edeceğini düşünüyo­ruz” dedi.

 

Sektör haksız rekabet ile de mücadele ediyor

Son yıllarda ihracat pazar­larında yaşanan sıkıntıların yanında sektör olarak Çin, Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerden yapılan ithalattan kaynaklanan haksız rekabet ile de mücadele ettiklerini belirten Şenocak Şunları söy­ledi: “2014 yılında ayakkabı ithalatına getirilen ilave ver­giler sayesinde ayakkabı sek­törümüz genel konjonktörel olumsuzluklardan görece en az etkilenen sektör olmuştur. Vergiler sayesinde yerli ayak­kabı üreticilerimiz ayakta kal­mış dolayısıyla istihdamdaki düşüş diğer alt sektörlere göre daha az olmuştur. Bunun yanı sıra ucuz olduğu kadar kalite­siz ve sağlıksız olan ithalatın da engellenmesiyle tüketicile­rimiz de korunmuştur. Ancak deri konfeksiyon alt sektö­rümüzde ucuz ve sağlıksız ürün ithalatından kaynaklanan haksız rekabet baskısı devam etmektedir. 2014 yılında 80 milyon dolarlık deri ceket ithalatı yapılmış, ithalatta ar­tış yüzde 21 gibi yüksek bir oranda gerçekleşmiştir. Buna karşın ülkemizde yüksek ka­liteli deri ceket üreten firma­larımız kapasitelerinin yüzde 10'unu kullanabilmişlerdir. Deri Konfeksiyon sektörü olarak sağlıklı rekabete karşı değiliz ancak Çin'den gelen ucuz ve sağlıksız ürünlerle re­kabet etmemiz hem mümkün değil. Bu nedenle Söz konusu ülkelerden yapılan ithalatın yerli üretim üzerinde yapmış olduğu tahribatın önlenmesi amacıyla Ekonomi Bakanlığı tarafından gerekli tedbirlerin alınması yönünde girişimle­rimiz devam etmektedir. Bu kapsamda özellikle üçüncü ülkelerden yapılan deri kon­feksiyon ürünlerinin ithalatına ilave gümrük vergisi getirilme­sini talep ediyoruz.

 

Sorunlar ekonomi yönetimine aktarıldı

Dünyada ve bölgede yaşanan ekonomik durgunluk ve sıkın­tılardan dolayı daralan piyasa için bu geçiş dönemini en az zararla atlatabilmek adına ekonomi yönetiminden bazı taleplerde bulunduklarını be­lirten Şenocak şu açıklamalar­da bulundu: “Sektör paydaşları ile yaptığımız görüşmelerden çıkan sorun ve önerilerimi­zi Ekonomi Bakanlığına arz ettik. Belirlemiş olduğumuz yeni ihracat hedefimiz doğ­rultusunda üretim yerlerimizi geliştirmemiz ve değiştirmemiz gerekiyor, sektöre faizsiz kredi desteği sağlanması, Eximbank ihracat kredilerinin sürelerinin uzatılması, Rusya'da yatırım yapmış firmaların finansal yükümlülüklerinin yeniden ya­pılandırılması, özel bankaların teminatlı kredileri geri çağır­malarının önlenmesi, kamu alacaklarının ertelenmesi, DİR belge kapatmalarında ilave sü­re tanınması, ihracata yönelik ürünlerde ÖTV'nin kaldırılması ve geri gelen eşyaya gümrük mevzuatı kapsamında kolay­lık sağlanmasını istedik. Bu önerilerimiz yerine getirilirse sektörümüz yaşanan sorunları daha rahat aşacaktır. 1998 ve 2008 yıllarında yaşanılan kriz­leri de sektör olarak atlattığı­mız gibi bu süreci de başarıyla yöneteceğiz. Bu sürecin doğal bir sonucu olarak firmalarımız Katma Değeri Yüksek Ürünler üreterek daha rekabetçi bir ya­pıya kavuşacaklar ve pazar çe­şitliliğini arttıracaklardır. Buna istinaden ihracat hedefimize yaklaşmış olacağız.”

İlgili Fotoğraflar

PAYLAŞ